Perşembe, Kasım 12

11 Listopada (Kasım)

11 Kasım Lehler için çok özel bir tarih. Cumhuriyetlerinin ilan edilişi, 11 Kasım 1918. Bağımsızlık günü münasebetiyle her yerin yine kapalı olacağını ve resmi tatil olduğunu Salı günü akşam öğrendim. Hemen markete koştum ekmek almak için. Tabi bulamadım, bulduğum tek bayat tost ekmeğini almak zorunda kaldım. Herkes önceden davranıp ne varsa silip süpürmüş. Hep aynı  olay başıma geliyor. Planımı yapıyorum, ertesi gün tatil oluyor. Hoppala.... Tatili tatil gibi geçirdim mi? Hayır.
Günlerdir aralıksız yağan yağmurlu havada raporu yazmak için Camilla'nın evinde Support Group buluştu. Annemden geçen alışkanlığım ve Türk geleneği ile ilk ziyarete eli boş gidilmez dedim dünden aldım ıvır zıvır birşeyler. Malum heryerde kapalı olunca benim kekler, pastalar pek hora geçti. Raporu bitirdik mi? Hayır. Kaynak yetersizliğinden yarıda kesmek zorunda kaldık. Dönüş yolumuz ise tam bir eziyet oldu. Camilla'nın evinden birlikte ayrıldık Nicole'le. Aynı otobüse bineceğimiz için düştük beraber yollara (normalde 2 durak sonrası benim yurt). Durakta neredeyse 40 dak bekledik otobüsümüzü, gelmedi. Theatre Bagatela denen otobüs ve tramvayın en bol olduğu durağa tramvaya atlayarak geçtik.
Oradan otobüsü kıl payı kaçırdık. Nicole'den İngilizce küfürler havada uçuştu :) Oradan tekrar bir tramvay daha yapıp Jubilat durağına gittik. Bu seferde bana ters duraktaydık. Neyse dedik, bekle bekle, yola beraber koyulduk beraber ayrılcaz diye de orda bi 30 dak. daha. Sonra nihayet otobüs geldi ve Nicole'ü yolcu edebildim.Yurdumdan bir durak uzakta olduğum için yürüme kararı aldım. Benim yurda dönmem 1 saati aşmıştı. Ayakta beklemekten üşütmüşüm. Isınınca kalktım yine domates soslu makarna yaptım yanında da kefirimle bir güzel... :))) (okuyucular bıktı aynı menüden,:)) Akşamleyin, karnımı doyurmuşum biraz kendime gelmişim, bir iki saat uyuyayım dedim. Tam uyayacakken kapım çalınıyor pardon yumruklanıyor. İlkini duymamazlığa verdim. İkinci kez devam edince hayrola deyip kalktım. Karşımda misyoner aynı kadın ve farklı bir erkek. Tam da sırası. Pardon özür vs. kapıyı kapatmak istedim, hasta olduğumu söyledim. 5 dak vs'le dinledim yinede. Bu broşür senin için. Müslümandın dimi? İçerisinde Kur'an dan ayetler var! okumanı isterim .Tamam teşekkürler deyip kapattım. Broşürde de tek bir ayet yer alıyor ki, oltacılık kadının yaptığı. Bunlar niye bana gelip duruyorlar anlamadım. Her halde kendileri Müslüman olmak istiyor? :) Bende bir sonraki gelişleri için onlara dosya hazırlamaya karar verdim. Düşünüyorum da bende bir kopukluk mu gördüler? Kendimi pek gösterememişim demek ki. 3. gelişlerinde noktayı koymayı düşünüyorum. Hep zamansız yakalandım. Bir sonraki gelişlerinde artık tahmin edebileceğim. Kadının kapı çalışı kulaklarımda, unutmam bi hayli zamanda!(pek kafiyeli oldu)

 Enfes domates soslu, hafif kekikli makarnam mammamiiiyyaaa!

Bu hafta yediğim en zengin akşam yemeği ilk defa 3 çeşit! (4 dü aslında ama o etli! saymıyorum)
Geçmiş ve gelecek günlerde ise;
Telaşenin içerisinde hatta dibine vurmuş durumda oldum bir anda. Pazartesi günü Prof.Potempanın dersinin olduğunu tamamen unutarak Wojtek' e söz vermişimtim. Wojtek de Erasmus öğrencisi olarak benim üniversiteme ve bölümüme gidiyor. Kafasında bi ton soru işareti var, benden yardım istedi. Seve seve her türlü sorununu, problemlerini birlikte aşmaya çalışıyoruz. En büyük sorun barınma. Üniversitenin yurdunda kalabilmesi için ne kadar gerekli gereksiz işlem varsa karşımıza çıkıyor. Ders seçme ve diğer işlemler ayrı bir arap saçı. Benim buraya gelip kayıt ve diğer işlemlerimi düşününce burası ne kadar kolaymış diyorum. Elimden geldiğince işlerini kolaylaştırma çalışacağım. Bana bu konuda Nesibe de yardım ediyor. Birlikte toplantılar düzenliyoruz.
Diğer taraftan Prof.Potempa ile yarın konuşcam. Umarım bulurum. Mail yoluyla anlaşamıyoruz keza. 15 satırdan fazla bir maile ki sorulardan ibaret olan, Prof'un cevabı, "Welcome, see you in Krakow" bu kadar...
Umarım beni kabul eder ve iyi anlaşırız. Pek konuşmayı sevmeyen ya da aşırı yoğun yaşayan birisi gibi duruyor.
Bir sonraki durum ki önemli bir olay; yaklaşık 2 yıl önce ALTSO'nun "Ankaradaki Alanyalılar" adlı projesine video çekimli röportaj vermiştim. Bir zamanlar üniversitede Tübitak projesinde çalışırken! Projeye röportaj verenlerin yazıları 2 ayda bir ALTSO dergisinde yayınlanıyormuş. Şimdi sıra bana gelmiş. İlgili röportaj 2 sene öncesinden olunca revizyonu farz tabi. Ne Ankaradayım, Ne de projede çalışıyorum. Baştan soruları ele alıp yanıtlamak ve fotoğraf göndermek zorundayım. En geç Cumaya izin istedim. Yetişmesi lazım! Yazılı basında ilk defa bireysel olarak yer alacağım. İlçe yayını olmasına rağmen gelecek kariyerim ve iş bulma noktasında iyi bir fırsat. Alanya içinde büyük bir çoğunluğa kendimi tanıtacağım. Bedava reklamım bir nevi. Büyük fırsat. Çok iyi cümleler ve analizler ortaya koymalıyım.  
Şimdilik böyle... Blog yazarken vakit kaybedeceğime gidip biraz dergi için çalışayım en iyisi.  
 
Wieża ratuszowa'nın arka kapısından restoran girişi

Hiç yorum yok: