Perşembe, Kasım 26

İnterrail'e başlarken

Ne kadar atraksiyon bir insanım. Bi günüm bile diğer güne uymuyor.. Çok ani olarak İnterrail grubuna katılmaya karar verdim. Bu fırsat bir daha ele geçmez dedim. Cümbür cemaat keyfi çıkar bu işin değil mi?. Ayrıyetten gurbette ilk defa ayrı bir bayram geçireceğim hüznü çökünce İnterrail için karar vermemi bir anda kolaylaştırdı.  Hemen attım kendimi Glowny'ye. Bir anda elimde İnterrailim... :) Bu arada biz ilk İnterraili Krakow-Berlin kullanarak başlayacaktık olmuyormuş. Polonya dışında başlıyormuş. Berline gitmek için ayrıca bir bile almak zorunda kaldık. Böyle olunca dönüş içinde ayrıca bilet gerekiyordu. Bir anda hesapta olmayan iki bilet fazlalığımız oluştu... ve haritaya 2 yeni durak eklendi. Wizzairden de ucuz dönüş bulunca planı oturtmuş olduk. Güzergahımız kısaca şöyle;
Bugün 19:44 treniyle Berline, ordan Amsterdam, Brüksel, Paris, Prag, Viyana, Milan ve dönüş Krakow.... wawwwwww 11 gün... 7 ülke 7 şehir.. Başımı döndürdü.. :)))
Aslında bir günümüz bileti alırken acemilikten yandı...  :( neyse tadında bırakalım dedik. vazgeçtik düşünmekten.. Dönüşte sıkı bir İnterrail yazısı beni bekliyor.
Okuyan var mıdır acizane blogumu bilmiyorum ama şimdiden bayramınızı tebrik ediyor; güzel mi güzel, bolca sevgi dolu, barış içinde geçen, kazasız - belasız, huzurlu bir bayram diliyorum...  
11 gün sonra görüşmek üzere...

Pazartesi, Kasım 23

Farklı bir pazar günüydü

Cumartesiden plan hazırdı. Pazar günü National Museum gezisi, ardından Wisla kenarında piknik... TürkErasmus grubu buluştu Müzenin kapısında... Pazar günleri tüm müze girişlerinin ücretsiz oluşundan mıdır bilinmez çok kalabalıktı. Herkes gelmiş, üniversiteden tandık yüzleri görme şerefine bile nail olduk... Müze gezimiz sırasında hoş bir sürprizle karşılaştık... Müzeyi gezen başka bir turist Türk ailesiye tanıştık. Berlin'den Krakow'u gezmeye gelmişler ve kendilerini müzeye atmışlar.. Yönlendirmelerimizle Old Town, Rynek, Salt mine vs tavsiye ettikten sonra ayrıldık...
Wislaya pikniğe geçtik. Bol bol fotoğraf çektik, bol ip atladık... Krakowlular pek bu manzaraya alışkın değillerdi. Gelen geçen bize bakıyor, bıyık altından gülenler, muhtemelen bu deliler ne yapıyor diye içlerinden geçiriyorlardır! Piasttakiler de pişi yapıp getirmişler, kurabiye, meyve suyuyla bir güzel karnımızı doyurduk. Sonrasında hava kararmaya başlayınca ayrıldık...
Müzede tanıştığımız aileye rehberlik yapmaya geçtim meydana. Piknik sonrası onları Kopiec tepesine götürmeyi planlamıştım ama havanın sisli oluşundan dolayı vazgeçtim. Kolayca Rynekte buluştuktan sonra birlikte boool kilise gezdik. Henüz girmeye vakit bulamadığım bazı kiliseleri de görme imkanım oldu. Bir tanesinde Pazar ayinine rastladık. En az 6 -7 kilise gezmişizdir. Sokakta yürüyoruz, üşüyoruz, kiliseye giriyoz geziyoruz, ısınıyoruz...
Yöresel lezzetleri tatmak için Polakowski'ye götürdüm. Pek orjinal ve güzel oldu. Ordan geze geze Grozka, Rynek, Florianska, Barbakan, Galeria Krakowska ve ayrılış vakti..
Çok gariptir ki yeni tanıdığım bu aileyi çok sevdim. Çok çabuk kaynaştık ve bir anda hayatımın bir parçasıymış gibi oluverdiler. Özlemişim aile ortamını kopamadım. Kendi akrabalarımı gezidiriyormuşum gibi bir duyguydu. Mehmet amcamın komünizm nedir? üzerine paylaştığı anılarını hep hatırlayacağım.. :)))
İnterraille bu hafta sonu gidecek gruba katılırsam belki Berlin'de onları ziyaret edebilme şansım olacak. 10 günlük Avrupa turuna çıkıp çıkmamakta kararsızım... Nasip, bakalım bu hafta belli olacak gidip gitmemem yada gidememem. Bugün lab çıkışı Dünya Basın Fotoğrafları 2009 sergisini gezdim. Ödüllü fotoğraflar gerçekten ödülü hak etmiş güzelliktelerdi. 

 
 
 
Wisla'dan gün batımı (fazla karartmışım ortamı ama beğendim)


 
Telli ve Özkara ailesiyle Cafe Heaven'da
 
Küçük arkadaşım ve dondurmasıyla :)

Basın fotoğraflarını gezerken

Varşova'dan

Sabaha karşı  4:40 gibi Varşova Centralna tren garındayız. Günün ağarmasını bekliyoruz. Üşüyoruz, uyumaya çalışıyoruz ne mümkün. Tren yolculuğu boyunca ne Ersel uyayabilidi ne de Ben... Bekleme alanında kahve aldık, ısınmaya çalışıyoruz yanında Krakow'dan getirdiğimiz sandoviçlerimizle... Sabah 7 yi bulunca koyulduk yola, Almanya konsolosluğunu aramaya... Derme çatma çizdiğim haritamla vardık konsolosluğun yakınlarına... 45 dakika fazla yürüme ile bulduk yerini... 8:35'de vize bölümüne anca girebildik... Başvurmayı beklemek ise 2 saati buldu... Beklerken diğer Türk arkadaşlarla tanıştık, kaynaştık... Bir anda vize kardeşliği oluşturuverdik. Varşovaya 2.kez gidersem uğrayacağım bir sürü dostlarım oldu...
Farklı yerlerden aynı amaç uğruna gelmiş vize mağduru Erasmus öğrenciler topluluğuyduk. Vizeyi Ankara'dan almayı tercih edenlerin düştüğü sıkıntılı durum. Hiç bir işe yaramayan D vizesi sahiplerinin Avrupaya açılabilmeleri için alması gereken C vizesi çilesi. İstanbul'dan alanlar ise C+D ye sahipler.
İkinci sınıf muamelenin en çok hissedildiği yerlerden biri de konsolosluklar. Alman konsolosluğunda da aynı etkiyi hissettirdi. Şanslı gruptandık, o gün içinde vizemizi alabildik, bazı arkadaşlar bizim kadar şanslı değillerdi. Fotokopi eksiği olan, sigortası olmayanlar, fotoğraf uygunsuzluğu gibi çeşitli sebeplerden başvurusu kabul edilmeyenler vardı... Onlar alamadılar bir sonraki sefere dediler... Üzülenleri, ağlayanları, hafif sinir krizi geçirenleri görmek çok üzücüydü. Çok kötü bir tablo ve insanı geren bir durum...

"Vize almayı düşünenlere ufak bir bilgi: Gereken belgelere buradan ulaşabilirsiniz. Buradan da başvuru formunu indirip doldurabilirsiniz. Konsolosluktan ücretsiz almak da mümkün. Kesinlikle tüm evrakların eksiksiz olması gerekiyor. Başvuru formunda Almanyada yer alan tanıdığınızın adı-soyadı, adres ve telefonunu da yazmanızı istiyor. Atmasyona yer yok, hiç üşenmeden görevli sarı rehberi açıp tel numarasını ve isimin doğruluğunu kontrol ediyor. Tüm evraklarınızla ve doğru fotoğrafla öğleden önce yapacağınız başvuruyla öğlene doğru shengen vizenizi elinize alabiliyorsunuz. "

Biz saat 1:30 gibi vizemizi alabildikten sonra şehri keşfetmeye yola çıktık.. Old town, Rynek, kiliseler, müzeler derken akşam oluverdi... Temel görülmesi gereken belli başlı yerleri gördüm gördük..Son derece yorgun ve uykusuz geçen günü 23:30 gibi Krakow'a dönerek tamamladık..  yaklaşık 43 saat uyanık ve hareketli geçen zamanın yorgunluğunu 2 günde anca atabildim.
Az yazı çok fotoğraf diyorum..... Buyurun Varşova turuna..
 Nerde bu Almanya Konsolosluğu!
Stare Miasto yolundan 
 
 Varşova Üniversitesi
Stare Miastodan
Kraliyet kalesi
St. Anna kilisesinden Wisla
Kale Meydanı
Kale Meydanı geniş olarak bakış
Wisla
Gotik tarzı ile St.Anna Kilisesindeki çanlar
Gün batımında Varşova
Kraliyet yolundan (Old Town denen eski şehiri Nazi bombandırmanından sonra komple yeniden aslı gibi inşa edilmiş)
Kraliyet Sarayı
Meydandan güzel bir restoran
 
Varşovanın ilk kilisesi olan St.John Bazelika'dan
 
Ryenk Meydanı (Stare Miasto)
Ressam Amca Ersel'e çizim teknikleri üzerine ders verirken
Şehrin tekrar milimetresine kadar aslı gibi tekrar inşa edildiğini bilerek görmek, gezmek hayretler verici
Barbakan yolunda arnavut kaldırımlar
Barbakan duvarından
Stalin'in Varşova'ya hediye ettiği Sarayı
30. katına çıkılıp şehir manzarı izlenebiliyor ama çıkmadım...
Krakow'a dönme zamanı

Genel bir değerlendirme yaparsam iyiki Krakow'da öğrenciyim. :)) Varşovayı pek beğenmedim. Turist olarak gezmek bile pek eğlenceli değildi, öğrenciliği hiç düşünemiyorum... (Varşovadaki arkadaşlarda aynı fikirdeler...)