Pazartesi, Aralık 21

Konser, alışveriş, film ve işte haftasonu!

Hafta sonunu dolu dolu geçirmenin mutluluğunu yaşıyorum. İçerisinde neler yoktu ki! Konserden alışverişe, rapor yazmaktan filme kadar.... Havanın bi o kadar soğuk oluşuna rağmen, tembelliği bir kenara atıp hafta sonumu çok güzel değerlendirebildiğime seviniyorum.
Cumartesi güzel bir kahvaltı yaptım kendimce. Öğleden sonra Rynek'e gittim. Support group arkadaşlarım için Christmas çok önemli. Malum gül gibi Pazarımızı rapor yazmak için ayırmıştık. Fırsat bu fırsat  yeni yıl öncesi son buluşmamızda benden ufak bir hatıra kalsın istedim. Hediye seçimi için de meydanda kurulan Christmas marketlerini tercih ettim. Ellerim eldivenin içinde dona dona, biraz olsun ısınırım düşüncesiyle elimdeki kahveyi azcık yudumlaya yudumlaya, çamurlu kar-buz karıımı yollarda kaya kaya, izinli izinsiz fotoğraf çeke çeke, sıcak şarap dükkanlarından gelen buharla ısına ısına gezdim, alışveriş yaptım. Ayaklarım 4 kat çorapta dondu, parmak uçlarım kesildi. Bedenim, iki kat kazak, hırka ve montla ısınamadı... Üşütmeden, burnum soğuktan düşmeden, yerde yuvarlanıp kalmadan yurduma döndüm.

 
Golka; geleneksel bir çeşit peynir..

Oscypek; Koyun sütünden yapılan geneksel peynirlerini kızartırken..

Sıcak şarap dükkanı

  
Şu soğuk havada pek sıcakcık görünüyor!

Tavşancık cansızken bile kafeste ;)

Alakart isteyenler!

Kırmızı ete buyurun yada pembesine ;)
 
Merry Christmas!

 
Rynek

 İdman yapan iki savaşçı!!
Sonrası akşam için hazırlanıp tekrar çıktım. Hafta içinden biletlerini almıştım Krakow Filarmoni Orkestrasının Senfonik konserine. Erselle birlikte gittik. Bu gibi aktivitelere sıkılmadan bana eşlik edebilecek sanırım tek kişi.  :) Ersel'de piyano çalıyor ve Mozart aşığı. "Canım Mozartcığım" la başlayan cümeleri yokmu! :) O'na Viyana'dan aldığım Mozart resimli çikolata hediye ettim. Pek bi mutlu ve güne uygun anlamlı oldu.
Neyse efendim, Ersel'in dediğine göre Filarmoni'de kıyafete çok önem veriyorlarmış, kravatım yok beni alırlar mı? vs. vesveseleriyle pek bi şık gitmeye çalıştık. Malum haftanın en soğuk günüydü. Akşam vakti konsere yetişeceğim diye tramwayı kaçırdım. Şık olmak uğruna etek çizme kombinasyonuyla buzda ilk düşüşümü gerçekleştirdim. Allah'tan sokakta tek bir kişi vardı ve görmeden toparlanabildim :))) Topuklularla yürümeyi beceremeyen kızlar gibi sağ sol yapa yapa vaktinde çok şükür yetişebildim. Konserin ilk bölümü pek sıkıcıydı. Kendi besteleri olsa gerek. :) Orkestra havası hissedilmiyordu da. Ordan burdan bir kaç nota çalıyorlar, tam coşma aşaması tamam hadi çıkacak şimdi zirveye diyoruz hoppala bir anda yavaşlıyorlar... Velhasıl ilk bölümü beğenmedik. Ama sonraki bölümler çok güzeldi. Kulağa çok tanıdık gelen eserler vardı. Pek güzel ve coşkulu oldu. Keman sololar, Arp sololar... Bazen hüzünlendim bazen tüylerim diken diken oldu. 2 saat süren ve sadece 15 zl aldığımz biletler fazlasıyla değdi. Mümkün olduğunca gitmeye çalışacağız ya bakalım zaman ve imkan elverdiğince..

;)
 
Krakow Filarmoni Orkestrası sundu!

 
Arkadaşlarım için hazırladığım nacizane hediyelerim

Akşam yurda gelince arkadaşlarım hediyelerini dilekler yazıp paketledim. Paket kağıdım yoktu yerine alüminyum folyo kullandım. komik ama kendi emeğim oldu :)) Pazar günü de geç kalmamak için erkenden Coffee Heaven'ın yolunu tuttum. İlk gelen bendim ve doğal olarak doğru şubedemiyim korkusu saldı. Yarım saat geçtikten sonra nihayet grup arkadaşlarımın gelmesiyle nefes alabildim.. :) Yaklaşık 3 saat süren sıkı bir çalışma ile raporu bitiridik. Ordan hediye ve yeni yıl dilekleriyle ayrıldık. Biraz yiyecek almak için Galeria'ya geçtim. Yılbaşını geçireceğim planladığım yer için biraz kıyafet baktım pek bulamadım. Kasa kuyruğunu görünce almayı düşündüklerimden bir anda vazgeçtim. Gıda alışverişinden sonra yurduma döndüm. Güya akşam ders çalışcam sözü vermiştim kendime. Bilgisayarı açar açmaz dallanak, budaklanak ordan oraya atlayarak vakit geçivermiş. Günü ders çalışmak yerine 2 film izleyerek kapattım. İlk film pek güzel değildi, bahsetmesem de olur. İkincisi çok güzeldi. Salvador Dali, Federico Garcia Lorca ve Luis Bunuel'in yaşamları. "Little Ashes". Birbirleri için meğer ne kadar önemliymiş. Federico ve Dali; birliktelikleri sayesinde sanatın zirvesine çıkmışlar. Filmden anladığım kadarıyla da Dali'nin gerçekten çok karışık bir dünyası varmış. Bu karışık düşüncelerin içerine tarihsel açıdan durduğu zaman dilimide eklenilince Dali'yi Dali yapmış.Özgürlük adına epeyce savaş vermişler. Film sonrası bir hayli Dali'nin resimlerini anlamaya çalıştım. İçinden çıkamadım. Sürrealizm ayrı bir dünya diyerek konuyu kapattım. Bilimsel temeller çerçevesinde açıklığa kavuşturma yolunda aldığım eğitimlerle beynim gerçeküstü bu akımı çözmekte güçlük çekiyor. Son olarak bu filmi bir daha ki sefere dikkatle izlemek isterim.


Karmelicka caddesinden

Coffee Heaven'dan Sweety!!

Dönüş yolum...

Hiç yorum yok: