Pazartesi, Mart 22

Auschwitz & Birkenau

Son günlerimi yaşarken mümkün olduğunca zamanı iyi değerlendirmeye çalışıyorum. Her haftasonu atıyorum kendimi bir taraflara. Gitmeden önce mutlaka görülmesi gereken yerler listemi tamamlamaya calışıyorum. Havaların bu kadar geç ısınmasından dolayı gezilerimi hep sona erteledim. Listeyi tamamlamak icin hafta sonum bile yetmeyebilir! Bugünler de yeni bir Erasmus gezisi var. Polonyanin kuzeyine. Bu ay içinde planlarımda vardı ama imkansızlıktan gerçekleştirememiştim işte şimdi bir fırsatım var! Kararımı zaman belirleyecek! 
Şimdi gelelim en önemli yere; gorulmesi gereken yerler listemin başında Auschwitz&Birkenau müzesi. 2. dünya savaşında Nazi Almanyası tarafından kurulan en büyük toplama, zorunlu çalışma ve ölüm kampı. 4 bölümden oluşan kampın sadece iki bölümü ziyarete açık; Auschwitz I ve Auschwitz II (Birkenau). İlk kurulan ana kamp Auschwitz I. Burası dolup taşınca 3 km uzaklıkla daha büyük kamp olan Brikenau'yu  inşa etmişler. Çok çok büyük bir alanda. Kısa olarak gezmek için bile en az 2 km yürümek gerekiyor.
Savaş sonrası yaptıkları belli olmaması için imha edilmiş ama yıkıntılar arasından bile gaz odalarında ne yaptıkları anlaşılıyor. Tüyler ürpertici. Ana kampta ise gazla öldürülen insanları yaktıkları fırınlar dün gibi ortada. Gezi öncesi otobüs yolculuğu boyunca yaklaşık 1 saat süren bir belgesel izletildi. Bu zamana kadar fotoğraflardan gördüklerimi videolarla izleyince daha bir kötü oldum. Küçücük bebeklerin açık havada otopsi görüntülerinden, insanların kampa getirilişi, ahırdan farksız barakalardaki yaşamlarına kadar hepsi orijinal video çekimleriydi. O belgesel sonrası, kampı gezerken rehberimizin de olayı tılsımlı sesiyle etkili sunuşu eklenince     olayın vahameti bende artı da arttı. Üzerine anlatacak çok şey var aslında. İçim kaldırmıyor, yapılan bir bir türlü işkenceler, dehşet verici yöntemlerle tıbbi deneyler, saf Alman ırkı oluşturmak için yapılanlar... Gezi sonrası olayı daha detayları ile okuyup derine indikçe uykusuz geçecek gecelerimin başlangıcı oldu. Günü kapatmadan üzerine bir de Piyanist filminin izleyince o gece ve takip eden iki gece uyuyamadım. Gözümün önünden gitmedi. İnsanlık tarihinin en büyük ayıbı olarak sonsuza kadar kalacak... Primo Levi burası için ; "God cannot exist, if Auschwitz exists" demiştir. Halen son derece düşündürücü ve bir o kadarda ürkütücülüğünü korumakta.  

"Çalışmak özgür kılar" kampın giriş yazısı.
Yüzlerce insanı kurşuna dizdikleri duvar..

Birkenau kampın girişi..
Tren yollarının bittiği nokta

Hiç yorum yok: