Pazar, Eylül 21

Merhaba Sonbahar

En sevdiğim mevsim nihayet geldi. Güzel Alanyamın en çok yağmur ve şimşek sesini özlemişim. Bunlar uzaklarda yokmuydu elbet vardı. Ama aynı hisleri bana yaşatmıyordu. Hele ki Ankarada çook çok nadir duyardım şimşeğin gürültüsünü. Dün gece balkonda oturup uzun uzun şiddetli yıldırımların eşliğinde yağmuru izledim. Evimizin önünden gelen akşam sefasının kokusuyla karışan yağmurun kokusu çok güzeldi. Güzelliğin bir miktar payı da Avrupa Basketbol Şampiyonasında kazanılan son eleme maçımızda var. O kadar hakemlerin yaptığı yanlış kararlardan sonra maçı almak farz olmuştu. Final tadında süper bir maçtı. Fransayı mağlup etmenin verdiği mutlulukla huzur buldum.
Yaza dair neler yaptığım konusunda kısa bir özet geçmek istiyorum. Öyle çok beklenen aktivitelerden uzakta durgun bir yazdı. En güzeli de sıcaklardan uzakta yazı kapatmak güzel oldu. Toroslarda şirin bir yaylada geçiverdi günler. Herşey çok güzeldi. Bol bol uzun yürüyüşlerle oksijeni depolamak tek sportif aktivitemdi. Olimpiyatları çok sıkı takip ettim, ardından US OPen'i , F1'i vs yaylanın teknolojisiyle ve fırsat verdiği sürece izledim. İnternetin olmaması hem iyiydi hemde kötüydü.
Ara sıra etrafımızı saran sis bulutuna karşı manzara fotoğrafları çekmeye çalıştım. Deniz kenarında millet sıcaktan kavrulurken ben ise yorganın altında üşüdüm. Bu yaz incire ve fındığa doydum diyebilirim. Bol bol toplamak ve yemek nasip oldu. Fındık ağaçlarımıza dadanan sincapları izlemek ve fotoğraflamak için sabahları erkenden pusu kurdum. Nihayet başardım. Komşulara annemle beraber ekmek yapımı için yardıma gittik durduk. Bu gazla kendimiz içinde akşam saatlerine kadar ekmek açtık. Ekmek açma konusunda ki becerikliliğimi pişirme konsunda pek gösteredim. Fotoğraf makinasının da olmadığı zamandı. Bende cep telefonuyla idare ettim. İşte böyle geçiverdi. O güne dair şimdilik bir kaç fotooğraf;